27 Eylül 2009 Pazar

YÖK üyesinden zehir zemberek istifa

İstifa eden YÖK üyesi Bülent Serim "istifa kararımda, YÖK Başkanvekili’nin “Kuran kursları cemaat ve tarikatlara bırakılmalıdır” yolundaki ifadesi ve YÖK Başkanı’nın basına yaptığı “yeni sınav sisteminde farklı katsayı uygulaması kaldırılacak” açıklaması son noktayı koymuştur."
Bülent Serim YÖK üyelğinden istifa etti. Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından atanan Serim, 'muhalif üye' olarak adlandırılıyordu ve kontenjan düzenlemine karşı çıkıyordu.YÖK üyeliğinden istifa eden Bülent Serim’in, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’a gönderdiği istifa dilekçesinde sert eleştiriler yer aldı.


İŞTE O DİLEKÇE

Serim, dilekçesinde özetle şunları kaydetti: -Aralık 2007’den bu yana Cumhurbaşkanlığı, Bakanlar Kurulu ve Üniversitelerarası Kurul kontenjanlarından YÖK Kurulu Başkan ve üyeliklerine yapılan seçimlerde tüm konulara iktidar partisi penceresinden bakan kişilere öncelik verildi.

-Yükseköğretim Genel Kurulu, artık konulara yalnızca siyasal iktidar gibi bakmakla kalmamakta, anayasal konumunu bir yana bırakarak, iktidardaki partinin programını ve ideolojisini gerçekleştirmeye çalışan bir kurul durumuna getirilmiş bulunmaktadır.

- Türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin YÖK Başkanlık Genelgesi, kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin denetim ve yönetimlerinde görev almayı izne bağlayan genelge, imam hatip okullarını bitirenlere uygulanan farklı katsayıyı kaldırabilmek için, sınav sistemiyle oynamayı bile göze alan çabalar, ilahiyat fakültelerinde YÖK kararlarıyla yaşanan gelişmeler, ilahiyat ön lisans mezunlarının Diyanet İşleri Başkanlığı dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarında da çalışabilmesine olanak sağlayan değişiklikler, belirttiğimiz durumun kanıtlarıdır.

ALT YAPISI OLMADAN ÜNİVERSİTE KURULUYOR

-Bilimsel çalışma yapılmadan, yeterli alt yapı oluşturulmadan, gereksinimi karşılayacak öğretim elemanı sorunu çözülmeden, üniversitelerden, akademisyenlerden ve ilgili çevrelerden görüş alınmadan üniversite kurulmasına ve kontenjan artışına izin veriliyor.

- Uyum bahanesiyle teslimiyetçi uygulamalar yapılıyor. Nitekim, Sabancı, Okan ve Işık üniversitelerinin genel kurallara aykırı uygulamalarına göz yumuldu.

- Artık konular Genel Kurul toplantısından önce kararlaştırılıyor, "blok oy" yöntemiyle, esasen kabul edilmiş konulara hukuksallık kazandırıldırılıyor.

-Rektör seçimlerindeki tercihler de Türkiye’nin eğitim sistemi yönünden düşündürücüdür. "Bilimsel yeterlilik", "deneyim" ve "üniversitenin tercihi" yerine, "türbana özgürlük bildirisine imza koyma", "siyasal yandaşlık" ya da "ilahiyatçı özellik" gibi ölçütlerin ağırlık kazandığı görülüyor.

ÜNİVERSİTELER YANDAŞ KURUM YAPILMAK İSTENİYOR

Amaç üniversiteleri "yandaş" kurumlar durumuna getirmek, "hoşgörü" ve "görmezden gelme" yöntemiyle üniversitelerde türban yasağını kaldırmak ve karşıt görüşleri sindirmektir.

- "Anayasal kurallara, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay ve AİHM kararlarına karşın, üniversitelerde türbana hoşgörü göstermek büyük hukuksal sorumluluğu da birlikte getirecektir. Karşıt görüşlerin sindirilmesi konusunda başarılı olunduğu ise gözlerden kaçmamaktadır. Ne yazık ki, kendilerini doğrudan ilgilendiren konularda bile bilim insanlarının suskunluğu inanılır gibi değildir. Ayrıca, atanan rektörlerle oluşturulan yönetimlerin, laik Cumhuriyetçi öğretim üyelerinden ‘öç’ alma ve ideolojik yandaşlarını ödüllendirme gruplarına nasıl dönüştükleri ibretle izlenmektedir.

YÖK, SADECE TÜRBANA ÖZGÜRLÜK İSTİYOR

-YÖK’ün özgürlük anlayışı yalnızca "türbana özgürlük" ve benzeri konularla sınırlı kalmaktadır.

-Dünyadaki uygulamalarda üniversitelere daha fazla özgürlük verilmesi gündemi işgal ederken, YÖK’ün üniversite özerkliğini, anayasal kurallara ve Anayasa Mahkemesi’nin konu ile ilgili kararına karşın yalnızca bir slogan olarak algılaması kabul edilebilir bir olgu değildir.

-ÖĞRENCİLERİ MÜŞTERİ GİBİ GÖREN BİR YAKLAŞIM VAR-
-Kabul edilemeyecek bir başka konunun da yükseköğretimi kazanç kapısı ve öğrencileri "müşteri" gibi gören yaklaşımdır.

- "Araplarda çok para var’ yaklaşımıyla, Türk üniversitelerine öğrenci çekebilmek için Arap ülkelerinin ziyaret edilmesi, bakış açısını ortaya koyan son örnek olmuştur. Korkarız ki, bu yaklaşımın ardından Arap üniversitelerine denklik verilmesi gündeme gelecektir.

- Yükseköğretim Yasası’nın 53. maddesi ile Disiplin Yönetmeliği’nde değişiklik yaparak, yandaşlarının geçmiş cezalarını ortadan kaldırmaya yönelik çabalar ise, önemle not edilmesi gereken gelişmelerdir.

BAZI SORUŞTURMALAR ZAMAN AŞIMINA UĞRATILIYOR

- Yine, laiklik karşıtı eylemlere ilişkin soruşturmaları zamanaşımına uğratarak gündemden çıkarmak, gerçek gidişin yönünü göstermesi açısından önemlidir. Bu gelişmelerden yükseköğretim ve ülkemiz açısından büyük kaygı duyuyorum. Bugüne kadar, kimi üye arkadaşlarla gerek Genel Kurul toplantıları sırasında, gerek kamuoyu önünde yaptığımız uyarıların sonuç vermemesi, beni istifa noktasına getirmiştir.

- Bu kararımda, YÖK Başkanvekili’nin ‘Kuran kursları cemaat ve tarikatlara bırakılmalıdır’ yolundaki ifadesi ve YÖK Başkanı’nın basına yaptığı ‘yeni sınav sisteminde farklı katsayı uygulaması kaldırılacak’ açıklaması son noktayı koymuştur.

- Laik Cumhuriyet’le asla bağdaşmayan bu düşüncenin çoğunlukta olduğu Yükseköğretim Kurulu’nda görev yapmanın yükü, kaldırılamayacak boyuta ulaşmıştır. Sergilenen ‘oyunun’ parçası olmamak için, Yükseköğretim Kurulu üyeliğinden istifa ediyorum."